Verdiğim eğitimlerde katılımcılarla paylaşmayı sevdiğim, daha önce bir televizyon programında izlediğim olayı sizinle paylaşmak istiyorum. Yakalanan bir sokak çocuğunu babasına teslim ederlerken, "Çocuğunuz neden evden kaçıyor?" sorusuna baba şöyle cevap vermişti. "Bilmiyorum. Her geldiğinde dövüyorum, dövüyorum yine de evden kaçıyor." İşte farkındalık eksikliği olarak kendini dışa vuran bu durum kişinin bilişsel gücü ve seviyesi hakkında da bilgi veriyor.
İş dünyasında da bu tür bireysel farkındalık eksikliğini çok sayıda çalışan ve yöneticide gözlemlemedim dersem doğru olmaz. Çalışanlarını bir türlü motive edemiyorum diyen, fakat düşünce, tutum ve davranışlarıyla yarattığı motivasyon düşüklüğünün farkında olmayan yöneticilerle karşılaştığımda hep bu televizyon programındaki baba aklıma geliyor. Farkındalık düşüklüğünün acısını hem çalışan, hem yönetici hem de şirket çekebiliyor. Bu nedenle, hem çalışanların hem de yöneticilerin bireysel farkındalığının seviyesi önem kazanıyor. Bireysel farkındalığı artıran en önemli konu içgörü kazandıracak çalışmalar yapmaktır. Kendi davranışlarının diğerleri üzerindeki etkilerinin farkına varan, içgörü kazanan yöneticinin liderliğe doğru yükseldiğini, çevresini motive eden, anlam yaratan ve anlamı diğerleriyle daha kolay paylaşan liderler haline dönüştüklerine çok sık şahit oluyoruz.
Düşüncelerimiz ve duygularımız, tutumlarımıza, onlar da davranışlarımıza yön verir. Elde ettiğimiz iş ve yaşam sonuçları da bizim düşüncelerimizin ve davranışlarımızın bir sonucudur. Bu süreci değiştirmeden sonuçları değiştirmemiz pek mümkün olmuyor.
Bireysel farkındalık, eskilerin "kendini bilmek" dedikleri ya da Yunus Emre nin "İlim ilim bilmektir. İlim kendin bilmektir. Sen kendini bilmezsin. Ya nice okumaktır." dediği olgudur. Kendini keşfe çıkmak, tanımak hemen başlanması ve iş ve yaşamın liderliğini sürdürmek istediğin sürece de devam etmesi gereken bir yolculuktur. Bireysel farkındalık, elde ettiğimiz iş ve yaşam sonuçlarının sebebini kendimizde aramakla, işimizin ve yaşamımızın sorumluluğunu almakla başlar.
Bu sorumluluktan kaçmak ve kurtulmak için çevremizi, çalışanları, yöneticileri, şirketi, ülkeyi, içinde olduğumuz şartları ve başkalarını sorumlu tutabiliriz. Oysa geleceğimizin kontrolünü elimize almak, istediğimiz geleceğe ulaşmak bu tür kaçışlara sığınmak yerine kendimizi tanımaya ve elde ettiği sonuçları değiştirmeye çalışmaktan geçiyor.
İçgörü kazanarak bireysel farkındalığımızı artırmanın en değerli yolu geribildirim almaktır. Geribildirim bizim davranışlarımızın diğer insanlar üzerindeki etkilerini, onların gözlemlerini öğrenmenin en değerli yoludur. Geribildirim doğru olmak zorunda değildir. Geribildirim veren kişinin gözlemine dayanır. Bu nedenle geribildirim alırken bunun sadece o kişinin bir gözlemi olduğunu ve bu gözlemden sizin ne öğrendiğiniz, nasıl bir içgörü kazanmanıza yardımcı olduğu önem kazanır.
Bir lider olarak diğer insanların içgörü kazanmaları, onların davranışlarının senin tarafından nasıl gözlemlendiği ve ne gibi etkiler yarattığının onlar tarafından bilinmesini sağlamak da önemli bir liderlik sorumluluğudur. Birçok ulusal ve uluslar arası şirketin liderlerinden beklediği davranışlardan birkaçı aşağıdadır ve bu davranışların geribildirim alınarak ve verilerek gelişebileceğini hatırlamakta yarar var.
LİDER
Bireysel Farkındalık ve İçörü İçin Eylem Planı:
Bu hafta içinde bir üstünden, eş seviyede bir liderden ya da bir astından geribildirim iste. Aldığınız geribildirimden kazandığınız içgörüyü mail yazarak benimle paylaş lütfen.
Bu hafta içinde bir üstüne, eş seviyede bir lidere ya da astına geribildirim ver. Verdiğin bu geribildirimden ne öğrendiğini, geribildirim sırasında ve sonrasında neleri gözlemlediğini mail yazarak benimle paylaş lütfen.
Geribildirim verirken "Senin iyi olduğun zamanlarda sende en çok gözlemlediğim davranışların,….." gibi olumlu gözleminizi ve peşinden de "Senin daha iyi olman için sende daha çok görmeyi arzu ettiğim davranışların…." gibi olumlu algı destekleyecek bir tarz dikkat edin
Sevgiyle